DELİL TESPİTİ
DELİL TESPİTİ
Delil tespiti nedir?
Delilin hemen tespit edilmemesi
durumunda ortadan kaybolacağı yada daha sonrasında toplanmasının daha zor
olacağı durumlarda hukuki yararı korumak amacıyla önceden toplanmasıdır.
Delil tespiti hangi
hallerde istenir?
Taraflardan
her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut
ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif
yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması
gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir.
Delil
tespiti istenebilmesi için hukuki yararın varlığı gerekir. Kanunda açıkça
öngörülen hâller dışında, delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde
kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal
dâhilinde bulunuyorsa hukuki yarar var sayılır. (H.M.K. md 400)
Delil
tespiti tek başına bir dava olmadığından bu talebe karşı üçüncü kişiler
müdahale edemez ve karşı dava da açılamaz.
Delil tespitinde görevli
ve yetkili mahkeme hangisidir?
Henüz
dava açılmamış olan hâllerde delil tespiti, esas hakkındaki davaya bakacak
olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak
olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinlenilecek kişinin oturduğu yer
sulh mahkemesinden istenir.
Esas
hakkında açılan davada, delil tespiti yapan mahkemenin yetkisiz ve görevsiz
olduğu ileri sürülemez.
Dava
açıldıktan sonra yapılan her türlü delil tespiti talebi hakkında sadece
davanın görülmekte olduğu mahkeme yetkili ve görevlidir. (H.M.K. md 401)
Acale hallerde tespit
nasıl yapılır? Delil tespit kararına itiraz edilebilir mi?
Talep
sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâllerde, karşı
tarafa tebligat yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Tespitin
yapılmasından sonra, tespit dilekçesi, tespit kararı, tespit tutanağı ve
varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece kendiliğinden diğer tarafa
tebliğ olunur. Karşı taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde delil
tespiti kararına itiraz edebilir. (H.M.K.
md 403)
Yargıtay’ın
konu ile ilgili emsal teşkil eden kararı şu şekildedir;
“Delil
tespitinde bulunulabilmesi için:
Öncelikle, henüz ikame
olunmamış ve fakat ikame olunması düşünülen bir davada delil olarak ileri
sürülecek bir vakıa bulunmalıdır. Sonradan ikame edilecek olan dava ile hiçbir
alaka ve ilişkisi bulunmayan bir vakıa tespit ettirilemeyeceği gibi, ayrıca
tespiti talep olunan delillerin hemen tespitine gidilmediği takdirde delillerin
kaybolacağından ciddi bir surette endişe edilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, ancak inceleme sırası gelmemiş olan
delillerin tespiti istenebilir. Daha önceden tespit edilmiş olan bir hususun
yeniden tespiti talep olunamayacağı gibi ayrıca delil tespiti istenilen
vakıanın mevcudiyeti açıkça belli ve inkâr edilemeyecek bir vakıaya yönelik ise
yine tespiti istenemez.
Delil tespiti istenmesinde hukuki yarar
bulunmalıdır; şimdiden tespit edilmemesi hâlinde ilerde kaybolacağı (yok
olacağı) veya gösterilmesi çok güç olacağı tahmin edilen delillerin, önceden
tespit edilmesinde hukuki yarar varlığı kabul edilmektedir.
Delil tespiti tek başına bir dava olmadığından bu
talebe karşı üçüncü kişiler müdahale edemez ve karşı dava da açılamaz.
Kural olarak, delil tespiti karşı taraf da hazır
olmak üzere (her iki tarafın huzurunda) yapılır. Fakat, karşı taraf, usulüne
uygun biçimde davet edildiği hâlde, gelmezse delil tespiti gıyabında yapılır.
Mahkeme, delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmasına da karar
verebilir. Delil tespitinin karşı tarafın yokluğunda yapılmış olması hâlinde,
mahkeme, dilekçeyi ve delil tespiti tutanağı ile varsa bilirkişi raporunun bir
suretini derhal karşı tarafa tebliğ etmek zorundadır (HUMK m. 372/I-II). Aksi
hâlde, karşı tarafa tebliğ edilmemiş olan delil tespiti tutanağı, davada delil
olarak kullanılamaz.
Delil
tespiti kararı, nihai bir karar olmadığından temyiz edilemez. Fakat karşı
taraf, delil tespiti kararı icra edilinceye (delil tespiti yapılıncaya) kadar
delil tespiti kararına itiraz edebilir. Delil tespiti kararı icra edildikten
sonra, hem delil tespiti kararına hem de delil tespiti işlemine itiraz
edilebilir (HUMK m. 373 c. 1).
İtiraz,
delil tespitini yapmış olan mahkemeye yapılır. Delil tespitine itiraz bir
süreye bağlı değildir. Delil tespitine itirazdan önce dava açılmış ise, bu
itiraz, davanın açılmış olduğu mahkemeye yapılır ve o mahkeme tarafından
incelenir.
Karşı taraf, delil tespiti yolu ile alınmış olan bilirkişi raporuna
itiraz ederse, delil tespitini yapmış olan mahkemenin, aynı bilirkişiden ek
rapor istemesi gerekir. Aksi hâlde, itiraza uğramış olan bilirkişi raporu,
davada delil olarak kullanılamaz.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.12.2018
tarihli, 2017/13-699 Esas ve 2018/1867 karar sayılı ilamı)