Fazla Mesai
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA FAZLA MESAİ (ÇALIŞMA) ALACAĞININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
Fazla
mesai alacağı, bir iş yerinde çalışan personelin günlük olağan çalışma
saatinin üzerinde çalıştığı saatlere karşılık hakkedilen işçilik alacağıdır. Bu
yazımızda fazla mesai alacağını Yargıtay kararları ışığında değerlendireceğiz.
·
Fazla
mesai alacaklarında denkleştirme tarafların bu hususta karşılıklı olarak
anlaşması ile uygulanır. Denkleştirme uygulanan işyerlerinde, en fazla kırk
beş saat olabilen haftalık normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan
günlerine farklı şekilde dağıtılması durumudur.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin
01.03.2018 tarihli, 2017/10355 Esas ve 2018/4649 sayılı kararı; “Günlük çalışma
süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu
süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret
ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.”
şeklinde tanzim edilmiştir.
·
Fazla
mesai yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatlamak zorundadır. İşçi fazla
çalışma yaptığı yönünde ki iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Fazla
mesai alacaklarının ödendiği yönünde ki iddiayı ispat etme yükü ise işverene
aittir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 25.06.2014
tarihli, 2013/10617 Esas ve 2014/19175 sayılı kararı; “Fazla çalışma yaptığını
iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan
bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka
anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda
görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.Fazla çalışmanın ispatı
konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler,
işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür
yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları
şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen
genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı
işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı
araştırılmalıdır.” şeklindedir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin
02.07.2019 tarihli, 2017/23154 Esas ve 2019/14765 sayılı kararı; “İmzalı ücret
bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından
gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak,
işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının
bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille
söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız
olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı
olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro
imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay
değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da
ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma
yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
·
Fazla çalışma ücretinden indirim, fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması
ve alacak miktarının yüksek çıkması halinde söz konusu olmaktadır. Yargıtay’ın hakkaniyet indirimi yapılması
gerektiği görüşü son yıllarda istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla
çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına
dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun
12.12.2018 tarihli, 2015/22-2360 Esas ve 2018/1904 sayılı kararı; “Dosya içeriğine göre, fazla mesai ücreti alacağı,
davacı tanıklarının beyanları dikkate alınarak hükme bağlanmıştır. İşçinin
hastalık, mazeret izni gibi sebeplerle işe devam etmediği günlerin olabileceği
değerlendirilerek, fazla mesai ücretinde mahkemece alacağın 1/3’ünden az
olmamak üzere indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması
hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin
05.02.2010 tarihli, 2008/14590 Esas ve 2010/2297 sayılı kararı; “Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal
düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine
sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır.
Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan
günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir
indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Fazla çalışma ücretinden indirim,
taktiri indirim yerine, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla,
davacı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım
için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Ancak, fazla
çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere
ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.”
şeklindedir.