İŞE İADE DAVASI
İŞE İADE DAVASI
İşveren
fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir
şekilde belirtmek zorundadır. İşveren
ayrıca iş sözleşmesinin feshine bağlı olarak ortaya çıkan tüm hakları işçiye
ödemekle yükümlüdür. İş
sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen
sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği
tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebinde bulanabilecektir.
İşçi
bu durumda İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak
zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde, son tutanağın
düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.
Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel
hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava
açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen
tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki
hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.
Feshin
geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir.
İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu
iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece
verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye
mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.
Geçersiz sebeple
yapılan feshin sonuçları
İşverence
geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı
mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine
karar verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak
zorundadır.
İşçiyi başvurusu
üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise işçiye en az dört aylık ve en
çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme veya özel hakem feshin
geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek
tazminat miktarını da belirler. Kararın
kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört
aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
İşçi işe
başlatılırsa,
peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı,
yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe
başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine
ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir.
İşçi
kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on
işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak
zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence
yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki
sonuçları ile sorumlu olur.
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda
anlaşmaları hâlinde;
a)
İşe başlatma tarihini,
b)
Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,
c)
İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın
parasal miktarını, belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma
sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin
kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir
ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
KONU İLE İLGİLİ EMSAL
TEŞKİL EDECEK BAZI YARGITAY KARARLARI:
¨
İşe iade davasında fesih sebebinden başka bir
nedene dayanılamayacağına dair Yargıtay kararı
şu şekildedir;
“İşveren fesih bildiriminde gösterdiği
fesih sebebi ile bağlıdır. İşe iade davasındaki savunmasında ilaveten başka
bir sebep ileri süremeyeceği gibi bu sebepten farklı bir sebebe dayanamaz.”
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 05.07.2013 tarihli ve 2013/5262 Esas ve
2013/20620 sayılı kararı)
¨
İspat yükünün işverene ait olduğuna dair Yargıtay kararı şu şekildedir;
“İşçinin iş
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiğini işveren
ispat etmekle yükümlüdür.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.10.2018
tarihli ve 2018/8724 Esas ve 2018/18974 sayılı kararı)
¨
İşverenin işe iade davetinin gerçek ve ciddi bir
çağrı niteliğinde olması gerektiğine dair
Yargıtay kararı şu şekildedir;
“İşverenin
işe davete dair beyanının da ciddi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı
olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı,
gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez. İşçinin işe iade
sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe
başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir
aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır.”
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 01/04/2014 tarihli, 2013/22-1158 Esas ve 2014/743
sayılı kararı)
¨
İşverenin işe başlatma davetinin, şarta bağlı
olamayacağına dair Yargıtay kararı şu
şekildedir;
“İşe
iadenin Davacının işe başlama yönünde iradesinin samimi olmasına rağmen,
davalı işverenin davacıyı işe başlatmadan önce bazı belgelerin
getirilmesini ve bazı belgeleri imzalaması gerektiğini ileri sürmesi
nedeniyle işe başlatmayı şarta bağladığı, buna göre işverenin davacıyı
işe başlatma yönündeki iradesinin samimi olmadığı anlaşılmış olup,
işverenin işe başlatma yönünde yaptığı şarta bağlı çağrı gerçek bir
işe başlatma daveti olarak kabul edilemeyeceğinden, mahkemece davacının işe
başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret talebinin kabulüne
karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı
olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 07.10.2019
tarihli ve 2016/7527 Esas ve 2019/17412 sayılı kararı)
¨
İşe iade davası kesinleştikten sonra işverenin işçiyi başka bir yerde ki
işyerine davetinin işe iadeye ilişin mahkeme kararının yerine getirmediği
anlamına geleceğine dair Yargıtay kararı şu şekildedir;
“Davalı işveren farklı bir adresteki iş yeri için davette bulunmuş, bu
şekilde mahkeme kararını yerine getirmemiştir. Davalı işveren tarafından işe
başlatılmayan işçiye kıdem tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ödenmesi
gerekir. Yine işe başlatmama tazminatının tahsiline dair karar verilmelidir.”
(Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi’nin 10.12.2018 tarihli ve 2015/28635 Esas ve 2018/22801 sayılı kararı)