SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
Borç ı̇lişkisinin kaynakları; sözleşmeden
doğan borç ı̇lişkileri, haksız fiillerden doğan borç ı̇lişkileri ve
sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ı̇lişkileri olmak üzere üç başlık
altında toplanmıştır. Bu yazımızda sebepsiz zenginleşmeden doğan borç
ilişkisine değineceğiz.
Sebepsiz zenginleşme, haklı bir
sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden
zenginleşilmesi durumudur.
Sebepsiz zenginleşmeden söz
edilebilmesi için;
·
Bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi,
·
Bu zenginleşme başkasının malvarlığı veya
emeğinden kaynaklanmalı,
·
Zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun
nedensellik bağının bulunması ve
·
Zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı
olmaması gerekir.
Sebepsiz zenginleşen bu zenginleşmeyi geri
vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli
olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda
doğmuş olur.
Zenginleşmeyi geri verirken denkleştirici adalet
ilkesinin de gözetilmesi gerekmektedir. Konu ile ilgili emsal teşkil eden Yargıtay
3. Hukuk Dairesi’nin 27.03.2019 tarihli, 2017/13225 Esas ve 2019/2601 sayılı
kararı; “Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep
olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması olup, sebepsiz
zenginleşme gereğince verilenlerin iadesi sağlanırken, ödenen paranın ödeme
tarihindeki alım gücüne ulaştırılması, başka bir deyişle denkleştirici adalet
ilkesinin uygulanması gerekir.
Denkleştirici adaleti ilkesi, haklı bir sebebe
dayanmadan, başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını
artıran kişinin, elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir
eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
Denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleme
yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak ödeme
tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her
bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.”
şeklindedir.
Sebepsiz
zenginleşme kapsamında tarafların iyi niyetli olup olmamasına göre
değerlendirme yapmak gerekir. Zira geri verme borcunun kapsamı, sebepsiz
zenginleşen kimsenin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Zenginleşen kimse
iyiniyetli ise, yani malvarlığında gerçekleşen zenginleşmeyi geri vereceğini
bilmiyor veya bilmesi gerekmiyorsa, geri verme anında elinde kalmış olan
miktarı vermekle borcundan kurtulur. Daha önce elinden çıkmış olan kısmı geri
vermekle yükümlü değildir. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 30.05.2017 tarihli,
2017/4826 Esas ve 2017/9393 sayılı kararı) Ayrıca sebepsiz zenginleşen kimsenin
iyiniyetli olması durumunda ise yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri
isteme hakkı bulunmaktadır. Ancak zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli
olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda
kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri
vermekle de yükümlüdür.
Kanun koyucu sebepsiz zenginleşen bu
zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü kılmışsa da hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun
gerçekleşmesi amacıyla verilen şeyin geri istenemeyeceğini belirlemiştir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak
sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki
yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on
yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.