Trafik Kazasından Zarar Görenler
Trafik Kazasından
Zarar Görenlerin Maddi ve Manevi Tazminat Talep Etme Hakları
Genel Olarak Tazminat
Davası Nedir?
6098
sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi;
"Kusurlu
ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle
yükümlüdür."
şeklinde
düzenlenmiştir.
Buna
göre bir kişi kasten, ihmal ederek, tedbirsiz davranarak bir başkasını zarara
uğratması halinde; zarar görenin, zararının tazminini talep hakkı doğar.
Hukukumuzda kişiler uğradıkları zararların giderilmesini tazminat davaları ile
talep ederler.
Trafik Kazası Sonrası
Açılacak Maddi ve Manevi Zarar Kavramı Neleri Kapsar?
Trafik
kazalarında meydana gelen zararlar maddi olabileceği gibi manevi zararlar da
söz konusu olabilir. Ortaya çıkan maddi ve manevi zararların yanında zarar gören
kişinin tedavisinden kaynaklanan veya ölüm halinde defin masraflarını da talep
edilebilir.
Borçlar
Kanunu’nun 53. maddesi;
“Ölüm
hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1.
Cenaze giderleri.
2.
Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından
ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3.
Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”
şeklindeki
düzenleme ile trafik kazası sonrası ölümlerin meydana gelmesi durumunda meydana
gelen zararları saymaktadır.
Yine
Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi ise bedensel zararlar başlıklı maddesinde
"
-Bedensel zararlar özellikle şunlardır:
1.
Tedavi giderleri.
2.
Kazanç kaybı.
3.
Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
4.
Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar."
şeklinde
bir düzenlemeye yer vermiştir.
Bu
madde kapsamında trafik kazaları sonrası doğan bedensel zararlar/maluliyetler
durumunda doğan zararlar sayılmış ve bu zararların tazmini düzenlenmiştir.
Borçlar
Kanunu'nda yer aldığı üzere, trafik kazalarında; eğer yaralanma söz konusu ise
tedavi giderleri, kalıcı bir maluliyet varsa kalıcı maluliyetin getirdiği maddi
gelir kaybı en önemli maddi tazminat talepleri arasındadır. Zararın görenin
ölümü halinde ise defin cenaze masrafları ve vefat eden mağdurun desteğinden
yoksun kalanlar destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilirler.
Borçlar
Kanunu’nun 56. maddesi, "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün
zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene
uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da
manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
şeklinde bir düzenleme ile trafik kazaları neticesinde açılabilecek manevi
tazminat hakkını koruma altına almıştır.
Trafik
kazalarında maddi zararın yanı sıra mağdurun manevi zararının da ortaya
çıkacağı bir gerçektir. Zira vuku bulan kaza ile birlikte araçta yer alan
kişilerin fizik bütünlüklerinin bozulması/malul hale gelmeleri sonucu
duydukları elem ve üzüntünün de giderilmesi gerekir. Öte yandan kaza
neticesinde ölüm meydana gelmiş ise meydana gelen manevi zararın büyük olması
nedeniyle manevi tazminatın kapsamı da artacaktır. Fakat bazen trafik kazası
sonrası meydana gelen (sakatlanmalar) daimi iş göremezlik halinde ağır maddi ve
manevi zararlar doğabilir. Hatta vücudun çeşitli organ ve uzuvlarının kullanamayacak
ölçüde bozulması veyahut yok olması da aynı derecede kişinin maddi ve manevi
yönden büyük zarar görmesine neden olabilecektir.
Kimler Dava Açabilir?
Bu
hususta ikili bir ayrım söz konusudur.
Eğer
trafik kazası mağduru hayatta ise; borçlar kanunun 49 ve devamı Maddeleri
uyarınca bizzat kendisi maddi ve manevi tazminat davası açabilir.
Eğer
mağdur vefat etmiş ise; onun vefatı ile maddi ve manevi zarar gören yakınları,
annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği
altındaki kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için dava açma hakkına
sahiptirler.
Mağdur
ölmeden evvel tazminat davası açtıysa yine bu kişiler davaya devam edebilirler.
Trafik Kazalarında Dava
Açma Süresi Nedir?
Borçlar
Kanunu 72. maddesi
"Tazminat
istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten
başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın
geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir
zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı
uygulanır."
şeklinde
düzenlenmiştir.
Kanunda
da açıklandığı üzere maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için
yasada belirlenen süre mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten
itibaren 2 yıldır. Her halükarda ise kazanın meydana geldiği tarihten itibaren
10 yıl geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar.
Fakat
trafik kazası sonucu ortaya çıkan durum ceza davasının gerektirir bir durum
meydana getiriyor olması ve trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanma
veya vefat halleri için ceza kanunlarında çok daha uzun bir zaman aşımı süresi
öngörülmüş olduğundan tazminat davası açma süresi de ceza kanunlarında
düzenlenmiş olan zamanaşımı süreleri içerisinde açılabilecektir. Eski ve yeni
Ceza kanunlarında farklı ceza zaman aşımı süreleri söz konusu olduğu gibi
kazada meydana gelen zarara göre de zamanaşımın yani dava açabilmenin süresi
değişebilmektedir.
Trafik Kazaları Sonucu
Dava Kimlere Karşı Açılabilir?
Trafik
Kazası sonucu kime karşı dava açılacağı meydana gelen kazaya göre değişmektedir.
Kazanın meydana gelmesiyle aşağıda belirteceğimiz sorumlular müştereken ve
müteselsilen sorumlu olurlar.
Zira
Borçlar Kanunu’nun 61. maddesi,
“Birden
çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden
dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin
hükümler uygulanır.”
şeklinde
düzenlenmiştir.
Buna
göre bir kazanın meydana gelmesinde araç kullanan şoför kusurlu ise şoföre dava
açılacaktır. Eğer araç trafik kaydında şoförün üzerine kayıtlı değilse, yasa
gereği aracın maliki de zarardan sorumlu olduğundan tazminat davası her ikisine
birlikte yöneltilecektir. Zararı doğuran eyleme kimler sebep oldu ise kusurları
dikkate alınarak dava açılabilecektir.
Fakat
trafik kazasına yol açan kişi bakımından yapılan bu ayrımın yanında daha önemli
bir ayrımda zararın türüne göre sorumluların belirlenerek açılmasıdır. Zararın
kaynaklandığı hukuki ilişkinin türünden yola çıkılarak davalılar belirlenir.
Karayolları
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bakımından doğan maddi zararları teminat
limitine kadar sigorta şirketi karşılarken teminat limitinin üzerindeki
zararlar araç sahibine yöneltilerek talep edilebilir. Manevi zararlar
bakımından söz konusu sigorta türü için, sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur.
Bilakis kasko olarak bilinen(Karayolları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası)
sigorta türü bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu söz konusudur. Tabi
burada Zorunlu Taşımacılık Ferdi Koltuk Kaza Sigortasının da ek bir güvence
sağladığı unutulmamalıdır. Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız hukuki
bir konu olan trafik kazalarının hukuki sonuçlarından biri olan tazminat
davaları kısaca bu şekildedir.
Kazaya Sebebiyet Veren
Kusurlu Aracın Şoförüne Karşı Yolcular Tazminat Davası Açabilir mi?
Burada
yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları bulunmaktadır. Ancak
kişilere açılan davaların kazanma imkanı bulunsa da tahsil kabiliyeti
bakımından sorunlarla karşılaşılmaktadır. Kişilere açılan davaların yanında
davalı olarak kazaya karışan aracı sigortalayan sigorta şirketi de davalı
olarak gösterilebilmektedir. Sigorta şirketlerinden tahsil pek tabii çok daha
kolay ve hızlı olacaktır. Rücu şartlarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın
sürücüsü tarafından herhangi bir ödeme yapılmadan meydana gelen zararın sigorta
şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne göre talep
edilecek zarar da değişmektedir. Zira ihtiyari mesuliyet sigorta ile Zorunlu
Mesuliyet sigortalarının kapsamları farklı olduğu gibi Zorunlu Ferdi Koltuk
Sigortası da farklı zararları karşılamaktadır.
Zorunlu
Mali sorumluluk sigortası, sigorta ettirenin, üçüncü kişilere verdiği onun
karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür dolayısıyla araçta bulunan kazaya
sebebiyet veren şoför hariç yolcularda üçüncü kişi olacağından sigorta
şirketine dava açabilirler. Kazaya karışan araç sigortalı olmasa dahi, rücu
durumu değerlendirilerek kaza neticesinde doğmuş olan zararların Güvence
Hesabından tazmin imkanı bulunmaktadır.
Maddi ve Manevi
Tazminat Kapsamı ve Miktarı Nasıl Belirlenir?
Trafik
kazası sonucunda ölüm olayı gerçekleşmişse; kaza neticesinde vefat eden şahsın
desteğinden yoksun kalanlar, ölenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten
yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin masraflarını talep edebileceği gibi;
ölenin, ölümü nedeniyle duydukları elem, acı ve üzüntü nedeniyle manevi
tazminatta talep edebilirler.
Yaralanma
meydana geldiyse; meydana gelen iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun
kalınan gün boyunca, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp
yoksun kaldığı kaybı, tedavi görmüşse tedavi masraflarını isteyebilecektir.
Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.
Sakatlık
oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre meydana gelecek iş ve güç kaybına göre
zararını talep edebilecek, tedavi masraflarını isteyebilecek ve manevi
tazminata hak kazanabilecektir.
Tazminatın
hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam
olarak tespiti çok önemlidir. Bu hesaplama sırasında hasarlar delilleriyle tam
olarak ispat edilemez ise asgari ücret üzerinden zararın hesaplanması ve daha
düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Özellikle manevi tazminat soyut
bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir
şekilde, delilleriyle birlikte ortaya konulması gerekmektedir.
Bu
noktada ifade edilmelidir ki; tazminat hukuku alnında hizmet veren profesyonel
avukatlardan yardım almak özellikle tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici
olması yönünden pek önem arz etmektedir.